
Selektif mutizm, tıp literatüründe “mutizm” başlığı altında değerlendirilen ve “seçici konuşmazlık bozukluğu” olarak da bilinen bir iletişim problemidir. Çocuklarda konuşma yeteneği bulunmasına rağmen, belirli sosyal ortamlarda konuşamama durumu ile kendini gösterir. Çocuk evde ailesiyle ya da güvendiği kişilerle normal şekilde konuşurken; okulda, yabancıların yanında ya da otorite figürleri karşısında tamamen sessiz kalabilir.
Bu noktada sık sorulan sorulardan biri “mutizm nedir?” şeklindedir. Mutizm, genel anlamda kişinin istemsiz olarak konuşmama davranışı göstermesidir. Ancak selektif mutizm, bu durumun çocukluk çağında görülen özel bir türüdür. “Mutizm ne demek?” diye araştıran ebeveynler için özetle: Selektif mutizm, çocuğun belirli ortamlarda kaygı nedeniyle konuşmayı tamamen durdurmasıdır.
Selektif mutizmin nedenleri çok boyutludur. Tek bir sebep üzerinden açıklamak doğru olmaz. Çocukların konuşmama eğilimi genellikle aşağıdaki faktörlerden kaynaklanır:
Bu nedenle, selektif mutizmi yalnızca “utangaçlık” olarak görmek doğru değildir. Çocuğun iradesinden bağımsız gelişen bir kaygı bozukluğu olarak değerlendirilmelidir.
Araştırmalar, selektif mutizmin her 1000 çocuktan yaklaşık 2 ila 8’inde görüldüğünü göstermektedir. Yani aslında nadir görülen bir bozukluk gibi görünse de, farkındalık arttıkça tanı sayısı da yükselmektedir.
Özellikle okul çağındaki çocuklarda öğretmenler bu sessizlik durumunu daha net fark eder. Çocuğun evde rahatlıkla konuşup, sınıfta hiç konuşmaması ebeveynler için kafa karıştırıcı olabilir. Ancak bu durum basit bir çekingenlik değil, “mutizm” başlığı altında değerlendirilmesi gereken klinik bir tablodur.
Selektif mutizmin en belirgin belirtisi, çocuğun bazı sosyal ortamlarda hiç konuşmamasıdır. Ancak bu tek başına tanı koymak için yeterli değildir. Aşağıdaki belirtiler de sıklıkla görülür:
Ebeveynler genellikle “selektif mutizm testi” arayışı içine girerler. Ancak unutulmamalıdır ki bu bozukluğun tanısı, yalnızca uzman bir çocuk psikiyatristi veya psikoloğun klinik değerlendirmesi ile mümkündür.
Selektif mutizm, yalnızca konuşma becerisini değil, çocuğun tüm gelişim sürecini etkileyebilir. Konuşmama davranışı uzun süre devam ettiğinde, çocuğun sosyal becerileri gerileyebilir. Arkadaş edinmekte zorluk çeker, öğretmenleri tarafından yanlış anlaşılabilir ve okul başarısı düşebilir.
Uzun vadede mutizm belirtileri tedavi edilmezse, çocukta sosyal fobi, özgüven eksikliği ve depresyon gibi ek psikolojik sorunlar görülebilir. Bu nedenle erken tanı ve müdahale hayati önem taşır.
DSM-5’e göre seçici konuşmazlık bozukluğu tanısı için şu kriterler aranır:
Bu kriterler ışığında uzman hekimler “mutizm nedir, mutizm ne demek” gibi soruları ebeveynler için netleştirecek şekilde tanıyı koyarlar.
Bu süreçte en önemli adım, çocuğu yargılamamak ve üzerine baskı kurmamaktır. Aksi takdirde konuşmama davranışı daha da pekişebilir. Ailelerin ve öğretmenlerin uygulayabileceği yöntemler şunlardır:
Ebeveynlerin sabırlı olması gerekir. Çocuğun bu süreçte ilerleme kaydetmesi zaman alabilir.
Selektif mutizmin tedavisinde temel yöntem bilişsel davranışçı terapi (BDT)’dir. Bu terapilerde çocuk kaygıyı tanır, baş etme yöntemleri öğrenir ve adım adım sosyal ortamlarda konuşmaya teşvik edilir.
Ayrıca oyun terapisi, aile terapisi ve öğretmen desteği de sürece dahil edilir. Bazı ağır vakalarda, özellikle sosyal fobi eşlik ediyorsa hekim kontrolünde ilaç tedavisi uygulanabilir.
Tedavi süreci çocuğun yaşına, kişilik özelliklerine ve kaygı düzeyine göre değişiklik gösterebilir. Ancak erken dönemde başlanan terapilerle başarı oranı oldukça yüksektir.
Psikoloji Alanıyla İlgilenenlerin Dikkatini Çekebilecek Diğer Makaleler: